“Bir sigara ister miydin?”
Memduh Şevket Esendal, incecik bir hikâyede koca bir insanlık hâlini yakalıyor. Otlakçı, adını bilmediğimiz ama pek çoğumuzun hemen tanıyacağı bir karakterin peşine düşüyor: cebi sık sık delik, gönlü her daim “başkasının bıyık altı pamuğunda” gezinen sigara avcısı… Kahvehanelerde, tren kompartımanlarında, rıhtımın serin gecelerinde türlü bahanelerle bitmek bilmez bir tüttürme kampanyası yürütüyor; üstelik kendince makul gerekçeler bulmayı da ihmal etmiyor.
Esendal’ın gündelik dili, keskin gözlemleri ve mizahı ustalıkla yoğurduğu bu öykü, yalnızca bir “sigara dilenme” hikâyesi değil; küçük menfaatlerin, kendini kandırmanın ve toplumsal nezaketin ince çatlaklarını gösteren bir ayna. Okurken gülümseyecek, bitirince belki de ilk fırsatta “Acaba ben de bazen otlakçılaşıyor muyum?” diye düşüneceksiniz.
Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait sokak kokuları, kahve makinesinin başındaki dedikodular ve samimi bir İstanbul panoraması eşliğinde, Otlakçı size hem nostaljik bir lezzet hem de zamansız bir insan hikâyesi sunuyor. Küçük bir kitap, büyük bir yüzleşme: Esendal’ın sade ama sarsıcı kaleminden çıkan bu öyküyü cebinizde taşıyın; kim bilir, bir sigara molasında aklınıza düşüverir.